4 Ağustos 2014 Pazartesi

Sevmek Yaşarken





"İnsan yaşarken anlamıyor tabi" diye başlayan cümlelerin en şatafatlısını kurarım ben yahu , yaşarken söylenen "yaşarken" lafından kime hayır gelir elbet bir ölüden almalı o tavsiyeyi, hah!, o ölü benim evlat sesimi işit, sana tavsiye verebilecek kadar gerçek bir yokluğum var. O vakit düşüncem yaşıyorken hala, ihtiyacın olursa al buyur diye evrende her neredeysen, oraya koydum..

 Bir zaman pek bir küçük kız çocuğuyum, bakir bir sahil kasabası, yanımda en sevdiğimden bir adam diyor ki bana "sevdiğin insan ne yapsa onu sevmekten vazgeçersin?"..  Gözlerinin içine bakıyorum , "vazgeçmem" diyorum, aklıma gelmediğinden sanma aklına gelen şeyler, hepsi geliyor, hepsine verecek bir reaksiyonum da var sanki yaşamışım gibi el kadar çağımda ,ama sevmek diyor adam , o değişmiyor her nasılsa kızgınlıkta da var olan bir sevgi , nefrette de var olan bir sevgi , küsmek bile sevmekten olmuyor mu sanki... Sarılıyor bana, küçücük yüreğim dokunuyor ağlamaklı gözlerine, "ne yaparsa yapsın sevmeye devam edersin" diyor "gerçekten seviyorsan"..

Bir de kabul vermek var sevmenin özünde her şeyiyle sevmek ve kabul verebilmek seçimlerine ve kimliğine, değiştirmeye gerek duymadan olduğu gibi sevmek, sevdikçe özgür bırakmak var, ne kadar başarabildiğinin sorgusuna bile giremeden..

sen hiç omuzlarından öptün mü kendini, kokunu içine çekip iyiki varım diye haykırmak geldi mi içinden, tüm kusurlarınla sevebildin mi kabul verdin mi tüm seçimlerine ve kayıplarına, verebildiysen ne mutlu sana ve fakat vermediysen , öpemediysen o omuzlarından ve gözlerinin içi varlığına duyduğun şükürle parlamadıysa , nasıl seveceksin senden bile olmayanı hiç düşündün mü.. Onu kanayan yaran mı yapacaksın, değiştirip düzeltmekle onun için daha iyisini düşünüp karar vermekle ve hatta şartlarla koşullarla sunduğun terbiyeli sevginle başka bir ruhu mu yontacaksın .. Sana seslenirim evlat, olmaz, son emanet nefesi de iade ettiğinde kimse değil ,yalnız sen kalacak ve seni yaratan sonsuz sevgiye varacaksın. O sonsuz sevgi seni özgür iradenle baş başa bıraktığı dünyandan , "senin" sevme alışkanlığınla karşılayacak.. sevmek senin için neyse, seni bekleyen de o olacak.. sevmek cezalandırmak mıdır misal, sevdiğini sensiz bırakmak ve aklı başına gelsin midir, bekle..sevmek affetmek midir misal, hoşgörü müdür, bekle.. sevmek büyüklük müdür, yüce midir, coşku mudur gözyaşı olup pınarlarından akan, bekle.. uzun lafın zamansız ve mekansız  kısalığı şudur ki ; sevmek cennet midir sana göre, cehennem mi..bekle.. seni karşılayan o olacaktır, ne  azı ne bir gram fazlası..


Şimdi sor bakalım, sen ne alemdesin ruh de, keyfin mi gıcır yerin mi geniş nedir bu ahkamdan hallice sevmeler de, sor!.. Öyle bir araf ki,, sevmeyi bildiğim gibi "herkesi"sevmeliydim, ben sevgimi bildiğim gibi yalnız "O"'na sunabildim diyip sıramı beklediğim.. Ne azı ne bir gram fazlası evlat ;)





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder