14 Temmuz 2014 Pazartesi

NAFİLE






Yaşarken ölümü hatırlatan ne vardı sahi , belki biraz filmlerden , bir tanıdığın cenazesi ve "her canlı bir gün ölümü tadacaktır" tabelasından geçip girdiğimiz mezarlıklardan başka.. Yaşarken yaşadığını daha az şey hatırlatır insana , şaşır , şaşırmalısın çünkü elindekinin kıymetini bilmez insan kaybetmeden ve yaşam yaşarken kaybetmediğin tek şey elinde kalan..

Burası elinde kalan o tek şeyin yitip gittiği yer, hoşgeldim ..

"Bence ilk şoku fena atlatmadım ne dersin?" diyorum öylece ortaya bir yere, espriye izin verildiğinden emin olmadığım bir hafiflik de geliyor sanki yüreğimin eskiden olduğu yere. Klişeleştirsem diyorum sorsam yahu , sen nesin melek misin ,bana nasıl yardım edeceksin, birlikte miyiz kıyamete kadar yoksa eşlik mi edilecek gideceğim yere kadar ?!

Bir vakit meleklere sarmışım ,yaşıyorum tabi o zaman.. "Meleklerden iste" diyorlar , istiyoruz ama en çok da arabaya park yeri istiyoruz ya da kaçırmadan binebilmeyi o uçağa, öyle şeyler için Tanrı'yı yormayın diyorlar o vakit, çok şey biliyorlar onlar tabi ve biz hep en son öğrenenler olarak kalıp bu ulvi akımları yüceltiyoruz sözüm ona.

Bir akşam vakti , dolunayın ışığı vuruyor arabamın içine ,hep park ettiğim o sokaktayım , bir türlü çıkamıyorum arabamdan dışarı. Anahtarı çekip çıkarıyorum yerinden ama kendimi çekip çıkaramıyorum o girdiğim girdaptan.. Bir sorunum var belli  , adım atmaya değil kafa yormaya ihtiyacım. O ışık işte , aydınlattıkça içeriyi, medet umuyorum o meleklerden, hani Tanrı meşgul ve duymuyorsa sesimi.  Bir iki usturublu cümle kurayım da eksik kalmasın duam diyecek oluyorum, dil varmıyor dönmeye."Ne çok şeye tutundun be insan" diyorum, ilk insandan bu yana aya tutundun güneşe ineğe ve ateşe, danslar ettin oklar savurdun kaderin sinesine yalnız bir Tanrı'ya tevekkül edemedin ama ne çok şeye tutundun.

Meleklerin iradesi olduğu nerde duyulmuş hangi kutsal kitabın özüdür yaradanı rahatsız etmeyin küçük işleriniz için safsatası diye kusuvermişti o anda özüm. Şimdi o anın test edilme zamanı geldi diyemecek kadar üç buçuk atıyorum, " sayın melek ehem öhöm" diyecek ve hatta temizleyecek bir boğaz arıyorum en işveli ses tellisinden ama yok, o ne vakit yapması gereken bir şey oluyor o vakit zambak gibi mis kokusunu etrafıma sararak yanıma geliyor, işte o kadar.. burdan sana bir kart atayım ne çok isterdim dost, arkasına kocaman NAFİLE  yazmayı bir de..

-meleklerle yaşamak-

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder